4 Ağustos 2012 Cumartesi

HURMANIN FAYDALARINI BİLİYOR MUSUNUZ?





Cennet Meyvesi Hurmanın Faydaları


- Kalp ilacıdır: Acve hurması bulunamazsa Medine hurması çekirdekleriyle öğütülür, az badem içi ve hıyar çekirdeği öğütülür. Süt, zeytinyağı ve bal ile pişirilip macun yapılıp soğuk olarak yedirilir.Bu macun birçok hastalığa şifadır.


- Lohusa gıdası: Resulullah (s.a.v) Efendimiz “Kadınlarınıza loğusa döneminde hurma yediriniz. Kim lohusalığında hurma yerse onun çocuğu AKILLI ve AĞIRBAŞLI olur. Çünkü hurma Hz.Meryem’in lohusalığındaki yiyeceği idi. Şayet (lohusa için) hurmadan daha iyi bir yiyecek olsa idi Allah (c.c) Onu Meryem’e ikram ederdi.” buyurarak hurmanın önemini belirtmişlerdir. Tabipler yaptıkları araştırmalarda hurmanın antiseptik olduğunu, lohusalık yaralarını çabuk iyileştiren bir ilaç olduğunu, süt arttırdığını, bebeği beslediğini, içindeki potasyumun çocukların büyümesini sağlayan ideal besin olduğunu belirtmişlerdir. Bebe ilk doğunca damağına dünya gıdası olarak hurma ezip ovuşturmak, hurma ezmesi tattırmak sünnettir ve bebeğin zeki olmasını sağlayan ilaçtır. Lohusa, hurmayı sade olarak yer, süte ıslayıp yer, bebeğe de hurma şıralı sütten yedirir. Polenli hurma macunu yapıp yer ve bebeğe de yedirir. "250gr. hurma, 100gr. polen, 50gr. badem içi, 50gr. ceviz içi, 100gr. zeytinyağı, 150gr. halis bal, 50gr. hıyar çekirdeği, 500gr. süt kaynatılıp macun kıvamına getirilir." Soğutulup ömür boyu yenebilir.

- Diş etlerini kuvvetlendirir: Hurma ve hurma macunu yenir.

- Doğum Kolaylaştırıcı: Rahim adalesini kuvvetlendirir. Bu özellik doğumu kolaylaştırır. Hurma macunu 1/3′ü kadar defne tohumu öğütülüp karıştırılarak, doğuma 1 hafta kala yenmeye devam edilirse doğum ağrısız ve çok kolay olur.

- Vücuda kuvvet ve enerji verici: Yüksek derecede fruktoz ihtiva ettiğinden vücuda kuvvet ve bol enerji verir.

- Karaciğer güçlendirici: B1 ve B2 vitaminleri ihtiva ettiği için karaciğeri güçlendirir. Karaciğer soğuk tatlıları sever. Onun için hurmayı kavun, acur, hıyar gibi soğutucu gıdalarla yemek daha uygun olur. Sünnettir. Tabipler tabibi Efendimiz (s.a.v) hurmayı acurla yemişlerdir.

- Sarılık: Hurma, sarı olgun salatalıkla yenmeye devam edilir.

- Kısırlık: Hurma bol miktar fosfor ihtiva ettiği için kısırlık tedavisinde ilahi bir ilaçtır. Polenli hurma macunu yapılıp yenmeye devam edilir.

- İştah açıcı: Hurma yenmeye devam edilir.

- Bağırsak tembelliğini izale edici: Hurma veya hurma macunu yemek bağırsak tembelliğini ortadan kaldırır.

- Göz hastalığı ilacı: Hurmada bol miktarda A vitamini olduğu için, göze kuvvet verir. Görme gücünü arttırır. Gözü ağrıyan Hz. Ali Efendimize Resulullah (s.a.v) Efendimiz (bir müddet) hurma yemesini yasaklamıştır. (Ağrı esnasında ağrıyı arttırıcı olduğundan)

- Vücuttaki zehirleri atıcı: Hurma hem bağırsakları çalıştırı, hemde zehirli atıkları dışarı atar.

- Kan yapıcı: Hurmada bol miktarda demir olduğu için kan yapar. Üzüm, elma ve hurma marmelat yapılıp yenmeye devam edilirse, hastalara ne idüğü belirsiz kanlar verileceğine bu marmelat yedirilirse, ya da şurubu içirilirse çok daha iyi olur.

- Hazım kolaylaştırıcı: Hurma bol lifli olduğu için hazmı kolaylaştırır.

- Bebeğin büyümesini sağlayıcı: Hurmada potasyum miktarı bol olduğu için bebeğin gelişmesini, gürbüzleşmesini, hasta olmamasını sağlar. Hurmadaki potasyum oranı, bebeğim beslensin diye akla ilk gelen çikita muzdan 2.5 kat daha fazladır. Hurmanın muz gibi hazmı da zor değildir.

- Kolesterol düşmanı: Çağın hastalığı, damar sertliği ve kolestrolü yok eder.

- Şeker: Vücuttaki şeker oranını ayarlayan (regüle eden) tek meyve hurmadır.

- Adaleleri kuvvetlendirici: Hurmada B1 vitamini olduğu için adaleleri kuvvetlendirir. Sporcu besinidir.

- Asabilik-sinir bozukluğu: Hurma sinirleri teskin eder.

- Kan kesici: Hurma yemek iç kanamayı durdurur. Onun için lohusa yemeği olmuştur. Haricen kanayan yere konsa kanı durdurur.

- Saç Jölesi: Hurma suyu ile saçlar ıslatılıp taransa, jöle gibi tutkal değildir, fakat saçları istenilen yere yatırır. Jöle gibi saçları dökmez. Aksine saçları besler, dökülmesini önler.

- Cilt Bakımı: Hurma suyu ile cilt pansuman edilirse cildi besler, hamilelik ve güneş lekelerini yok eder.

- Yara-bere-iltihap: Hurma ezmesi zeytinyağıyla krem yapılıp yara, bere ve iltihaplara bağlanır.

- Mide kuvvetlendirici ve ülser: Hurma yenmeye devam edilir. Polenli hurma macunundaki aç karına 1′er tatlı kaşığı yenmeye devam edilir.

- Böbrek kumları iltihabı: Hurma yenmeye ve polenli hurma macunu yenmeye devam edilir.

- Zihni açıcı ve dinlendirici: Hurma yemek, polenli hurma macunu yemek, ya da hurma kahvesi içmek, fikir işçileri için ideal gıdadır.

- Hurma kahvesi: Hurma çekirdekleri kavrulup öğütülür. Afiyetle içilir.

- Balgam-öksürük-grip: Hurma yemek ya da polenli hurma macunu yemek soğuktan mütevellid hastalıkları geçirir.

- Kanser (Lösemi): Hurma yemek, kansere karşı koruyucudur.

- Kemik veremi: Hurmada kalsiyum olduğu için kemiklerin gelişmesini sağlar, kemik veremini geçirir.

- Ağız içi yaraları: Hurma yemek ağız içi yaraları geçirir.

- İshal: Hurma özü yedirilir.

- Kan tükürme: Hurma özü yedirilir.

- Yarayı çabuk iyileştirir: Hurma özü sürülür. Hurmanın yaprağı yakılıp külü basılır. Hurma zeytinyağıyla krem yapılıp sürülür. Hurma özü hurma ağacının tepesinde bulunur (çam sakızı gibi), beyaz renkli, süt tadındadır.

- Oruçlu gıdası: Orucu iftar ederken hurma ile iftar edilir ki, vücudu beslesin.

– Hurma fazla yenildiğinde baş ağrısı ve göz ağrısı yapar. Sıcak mizaçlı kişilerde hararet yapar. Telafisi: Baş ve göz ağrısı için badem içi, hararet için soğutucu gıdalar, acur, kavun, karpuz, hıyar yenebilir. Tüm yan etkilerine karşı sirkeli bal şerbeti hurmanın şekeri şeker hastalarına zarar vermez.




alıntı / derlemedir. 
DİKKAT: Bilgiler tavsiye niteliğindedir. Sağlık sorunlarınız için doktorunuza danışınız.

2 Ağustos 2012 Perşembe

KIYAMET ALAMETLERİ




                                                 KIYAMET ALAMETLERİ

                                      AHİRZAMAN ALAMETLERİ



Kâinatın Efendisi, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), ümmetinin geleceği ile ilgili endişeleri olmuştur. Zamanın bozulacağı, bozulan zamanda insanlığın ve de mü'minlerin bozulacağını açık bir ifade ile haber vermiştir. Kâinatın Efendisi'nin ümmetinin geleceği ile ilgili haberlerini incelediğimizde bugün bu haberlerle yüz yüze olduğumuzu görmekteyiz.

Kâinatın Efendisi buyurdu ki:

• İnsanların başına bir zaman gelecek ki, onlardan faiz yemeyen kalmayacak, yemese bile tozu onlara bulaşacaktır.

• Birçok kişi, az bir dünyalık karşılığında dinini feda edecek.

• Kazanç, belirli kişiler arasında dolaşacak, dar gelirliler açlık ve sıkıntıya düşecek.

• Kabirler süslenecek ve Kur'an, kazanç getiren bir meta hâline gelecek.

• Fitne her eve girecek ve tecrübesiz gençler başa geçecekler.

• Kur’an’dan bir resim, İslâm'dan bir isim, Müslüman'dan bir cisim kalacak.

• Üç şey çok kıymetlenecek; Helâl para, kendisiyle amel edilen sünnet ve candan bir dost.

• Ecnebiler çoğalacak ve müslümanlara galebe edecekler.

• Sonradan gelen nesiller, önceden gelenlere sövüp sayacaklar.

• Mihnet, belâ, musibet artacak, rahat ve huzur kalmayacak, kimse eliyle bunları önleyemeyecek.

• Bir Müslüman, koyundan daha âciz olacak, hor ve hakîr görülecek.

• İlim azalacak, cehalet, anarşi ve cinayetler artacak, adam öldürmek, hafif bir suç sayılacak.

• Hilesiz iş yapılamayacak, tacirler ve yazarlar artacak kalem bollaşacak.

• Kişi, elbisesini sakındığı kadar dinini sakınmayacak ve fakirler de namaz kılmayacak.

• Akrabalık bağlan kopacak ve selâm, sadece tanıdık olanlara verilecek.

• Zenginler ticaret için, hafızlar riya ve gösteriş için hacca gidecekler.

• Büyükleri merhametsiz, küçükleri hürmetsiz olacak çocukları terbiye, köpekleri terbiyeden daha zor olacak.

• İnsanlar, kötülüklerden birbirlerini sakındırmayacaklar ve iyiliği emretmeyecekler.

• Minareler çoğalacak, camiler süslenip ziynetlenecek (kilise ve havralar gibi) ve içlerinden yüksek sesler gelecek.

• Hâinlere emin, emin olanlara hâin denilecek ve “şurada emin bir insan vardır” denilecek kadar emin insan sayısı azalacak.

• Kişiye, şerrinden korkulduğu için ikramda bulunulacak. Görünüşte dost fakat esasında düşman insan sayısı artacak, sözler hep yalan ve birbirine muhalif olacak, amir ve memur çok, doğru iş yapan az olacak.

• Yıldızlar (fal) doğrulanacak ve kader yalanlanacak.

• Allahü Teâlâ (C.C.) apaçık inkâr edilecek.

• Âlicenaplık, izzet-ikram ve cömertlik duyguları kaybolacak ve haklar para karşılığında satılır hâle gelecek.

• Cemaatin inancı zayıf, ibadeti taklit olacak, hafızlar çok, ama âlim bulunmayacak.

• Zenginlere itibar edilecek, cimrilik artacak, zekât ağır bir borç olarak kabul edilecek.

• Âlimler, para ve dünyalık karşılığında ilim öğretecek, âhiret ameli ile dünyalık talep edecekler.

• Dinden gayrı hususlar için öğrenim yapılacak.

• Erkekler kendilerini kadınlara, kadınlar da erkeklere benzetecekler.

• Erkekler erkeklerle, kadınlar kadınlarla münasebetsiz alâkalar kuracak.

• Her tarafta şarkıcı ve çalgıcı kadınlar zuhur edecek.

• Söz kadınlarda olacak ve zina yaygınlaşacak.

• Kadınlar, saçları deve hörgücü gibi, sokaklarda dolaşacaklar.

• Haram işlemeyi kolaylaştıran imkânlar artacak, gençler günah işlemeye ve kötülük yapmaya çok meyledecekler.

• İmanı kalpte tutmak, kor ateşi elde tutmak kadar zor olacak, kişi gece mü'min yatacak, sabah kâfir olarak kalkacak veya bunun tersi olacak.

• Dünya işlerine dalınıp âhiret unutulacak, Allah'ın kitabıyla hükmetmek, ayıp sayılacak.

• Büyük ve gösterişli binalar yapılacak ve bunlardan dolayı sokaklar daralacak.

• Yırtıcı hayvanların derileri tabaklanarak çeşitli giyim eşyası yapılacak. (Kürk, manto ve benzeri...)

• Sabah giyilen elbise başka, akşam giyilen elbise başka olacak. Önünüze yemeklerden birisi gelip diğeri gidecek ve Kabe'nin örtüldüğü gibi, evlerinizin duvarları halılarla süslenecek.

• Ümmetimin erkekleri şişmanlayacak ve semizleşecekler.

• Dedikodu, yaygın bir hâl alacak.

• Herkes “kazanamadığından ve geçinemediğinden” şikâyetçi olacak.

• Yalancı şahitlik ve boşanmalar artacak, ani ölümler sık görülecek.

• Mal çoğalıp sel gibi akacak, mal sahibi malına tapacak ve tüccarların çoğu hilekâr olacak.

• Kişi, karısına itaat edip anasına âsi olacak ve arkadaşına yaklaşıp babasından uzaklaşacak.

• Gönüller birbirini sevmez olacak, dinde ve dünyalık işlerde muhtelif görüşler belirecek, kardeşler bile dinde ve mezhebde ihtilâf edecekler.

• İmar edilen şeyler harap edilecek, harap olanlar ise imar edilecek.

• Fâsıklar başa geçecek ve konuşmasını bilmeyenler halka hitab edecekler.

• Arap arazisinin çölleri, nehirlere ve yeşilliklere kavuşacak.
• Köylüler şehirlere akın edecek ve ne idüğü belirsiz deve çobanları, bina yaptırmakta birbirleriyle yarışacaklar.

• Faize alış-veriş, rüşvete hediye denecek, tefecilik artacak, helal-haram unutulacak, para gelsin de nereden gelirse gelsin denilecek.

• Zaman kısalacak. Bir sene bir ay gibi, bir ay bir hafta gibi, bir hafta bir gün gibi geçecek, bir günün geçmesi ise bir yaprağın yanması kadar çabuklaşacak, hiçbir şeyde bereket kalmayacak.



KAYNAKLAR:


1- Riyâzüs-Salihîn, İmam Nevevi, Terc: Mehmed Emre
2- Tezkiret-ül-Kurtubî, imam Şaranî
3- Kıyamet Alâmetleri Râmuz el-Ehadis'ten Dersler, ist. 1983
4- Kitab ül-Keşf, Celâleddin-i Suyutî, El yazma eser Süleymaniye Kütüphanesi
5- Kıyamet Alâmetleri, Muhammet! el-Hüseyni, Terc: Naim Erdoğan



-alıntı-

7 Temmuz 2012 Cumartesi

RIZIK DUASI




"Allahümme ya müfettihal ebvab, iftah lena hayral bab. Allahümmer-zukna rizkan halalen ve rizkan vasian bi rahmetike ya erhamer rahimin."

"Ey kapıları açan Allah'ım, bize hayır kapılarını aç. Rahmetinle bize helal ve geniş rızık ver. Ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allah'ım."

12 Haziran 2012 Salı

İSLAM'DA 40 SAYISI



İslam dinindeki ’40’ mucizesi


Diyarbakır merkez Sur İlçe Müftüsü Dr. Hasan Yakut, İslam dinindeki 40'ların hikmetlerini araştırdı. Ayet ve hadisler ile yaşanan büyük mucize olaylarından yararlanarak hazırladığı "40x40'ın Hikmetleri" isimli kitapta 40 rakamının nerelerde geçtiğini ortaya koydu.

Ayet ve hadisler ile yaşanan büyük mucize olaylarından yararlanarak hazırladığı "40x40’ın Hikmetleri" isimli cep kitapta Hz. Muhammed’in 40 yaşında peygamber olduğu, Deccal’ın 40 gün yaşayacağı, malın 40’ta birinin zekat olduğu, Hz. Yunus’un balığın karnında 40 gün kaldığı ve Diyanet İşleri Başkanı olma şartlarından birin 40 yaş olduğuna dikkat çekiliyor.


Hz. Muhammed (s.a.v.) 40 yaşında peygamber oldu, Hz. Nuh’un gemisinde 40 erkek 40 kadın ve 40 hayvan vardı, Hz. Adem hayattayken Allah, Hz. Havva’ya 40 öz evlat vermiştir, 40 kişi bir cemaattir...
 
Kitapta 40 rakamı ile ilgili oldukça ilginç tespitler var. İşte belki de çoğunu ilk kez duyacağınız, İslam’da 40 rakamının hikmetleri...

 
İŞTE 40X40’IN HİKMETLERİ

 
- Hz Adem’in hamuru 40 gün bekletilmiş

- Allah Hz. Adem’i yarattıktan 40 yıl sonra göklere çıkartmış

- Deccal’in dünyada kalma süresi 40 gündür

- Hz. Nuh’un gemisinde 40 erkek 40 kadın ve 40 hayvan vardı

- Gemi tufandan 40 gün sonra Cudi dağına oturdu

- Şafi mezhebinde Cuma namazının şartlarından biri namazı kılanların 40 kişi olmasıdır

- Hz. Adem hayattayken Allah, Hz. Havva’ya 40 öz evlat vermiştir

- Müslümanların sayısı 40’ı bulduktan sonra Hz. Muhammed İslamı aleni bir şekilde ilan etmiştir

- Hz Muhammed 40 yaşında peygamber oldu

- Hz. Yunus balığın karnında 40 gün kalmıştır

- Hz. Davut’un 40 gün 40 gece yemek yememesi ve 40 yıl ağlaması

- İnsanın aklı kemale 40 yaşında girer

- Diyanet İşleri Başkanı olabilme şartlarından biri 40 yaşını doldurmaktır

- 40 Müslümanın arasında bir veli bulunur

- Karakışın günleri 40’tır Kürtçe’de (Çıle) 40 gün şeklinde isimlendirilir

- Kişi öldükten 40 gün sonra mevlit okunması

- Üzüm suyu 40 gün boyunca kapalı kalırsa sirke olur

- Hz. İlyas 40 yaşında peygamber olur

- 40 kişi bir cemaattir

- 5 vakit namaz, sünnetleri ile birlikte 40 rekâttır

- Tırnak kesmeyi, koltuk, kasık temizlemeyi 40 günden fazla geçirmek günah olur

- Akrabayı ziyarette 40 günü geçirmemeli

- Allah için 40 gün nöbet tutanın bütün günahları temizlenir

- 40 koyundan biri zekat verilir

Kitapta dikkat çeken 40 Haramiler ile ilgili şunlar yazıldı:

ABD yapımı fantastik macera filmidir. Aslen 41 kişi olan haramiler 41 asal sayı olduğundan ganimetleri paylaşmakta zorluk çektikleri için içlerinden en küçük olan Ali’yi öldürürler. Fakat Ali’nin ruhu başka bir bedende can bulur. O kişi aklı erecek yaşa geldiğinde kırk haramiyi bir mağarada bulur ve ganimetlere el koyar. Bundan sonra zenginleşerek yaşantısı değişen başka bir deyişle babalar gibi yaşamaya başlayan Ali’nin adı Ali Baba diye şöhret bulur. Kırk Haramiler 40 eşkıyadan oluşan ve çaldıkları eşyaları bir mağarada muhafaza edip zengin olmayı misyon edinmiş, çoğu zaman Ali Baba filimleriyle hayatımıza girmiş masallar güruhudur. Müftü Hasan Yakut, "Kırk haramilerin hikmeti bir olay soncunda sayını kırk bulmasıdır"dedi.



-alıntı-



30 Mayıs 2012 Çarşamba

ALLAH-Ü TEÂLÂ KIYAMET GÜNÜNDE ŞÖYLE BUYURUR



Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“ ALLAH Teâlâ kıyâmet gününde şöyle buyurur:

–”Ey âdemoğlu! Hastalandım, beni ziyaret etmedin”. Âdemoğlu:
– Sen âlemlerin Rabbi iken ben seni nasıl ziyaret edebilirdim? der. 


ALLAH Teâlâ:
– “Falan kulum hastalandı, ziyaretine gitmedin. Onu ziyaret etseydin, beni onun yanında bulurdun. Bunu bilmiyor musun? Ey Âdemoğlu! Beni doyurmanı istedim, doyurmadın” buyurur. Âdemoğlu:
– Sen âlemlerin Rabbi iken ben seni nasıl doyurabilirdim? der. 


ALLAH Teâlâ:
– “Falan kulum senden yiyecek istedi, vermedin. Eğer ona yiyecek verseydin, verdiğini benim katımda mutlaka bulacağını bilmez misin? Ey Âdem oğlu! Senden su istedim, vermedin” buyurur. Âdemoğlu:
– Ey Rabbim! Sen âlemlerin Rabbi iken ben sana nasıl su verebilirdim? der. 


ALLAH Teâlâ:
– “Falan kulum senden su istedi, vermedin. Eğer ona istediğini verseydin, verdiğinin sevâbını katımda bulurdun. Bunu bilmez misin?” buyurur.

Hadis-i Şerif [Müslim, Birr 43.]

Rivayet Eden: Ebû Hüreyre radıyallahu anh

10 Mayıs 2012 Perşembe

GÖZLERİNİZE İBADETTEN NASİBİNİ VERİNİZ
































Bir gün Peygamber Efendimiz (sav), sahâbîlerine:
“–Gözlerinize ibâdetten nasîbini veriniz!” tavsiyesinde bulunmuştu.

“–Gözlerimizin nasîbi nedir ey Allâh’ın Rasûlü?” diye sordular. Peygamber Efendimiz (sav)de:


“–Mushafa bakmak, onun içindekileri düşünmek ve inceliklerinden ibret almaktır.” buyurdular.



(Süyûtî, I, 39)



26 Nisan 2012 Perşembe

AKŞEMSETTİN (KS) HAZRETLERİNİN NASİHATLERİNDEN


     Akşemseddin(k.s) Hazretlerinin Nasihatlerinden

Ey oğul!


• Her işe besmele ile başla.
• Daima abdestli ve temiz ol.
• Namaz kılmaya önemle devam et. Namazlarında tembellik etme.

• Kaza ve kaderin Hak'tan olduğunu bil.
• Sana ulaşan nimete şükret, belaya sabret; sakın Allahü Teala’ya isyan eyleme.
• Kimseden incinerek sitem etme ve kimse de senden incinmesin. Kimsenin kalbini viran eyleme(yıkma).

• Kardeşine ulaşan nimete asla haset etme.
• Kimseyi kötüleme, yalan ve iftiradan sakın . Kardeşinin kusurlarını görme.
• Ananı ve babanı duadan ihmal etme. Senden büyük kimsenin önünde yürüme.

• Yalnız sefere çıkma.
• Çok uyumak hastalığa sebeptir.
• Gecenin tamamını uyku ile geçirme. Geceleri uyanık ol (namaz ve zikirle meşgul ol), seher vakitlerinde Kuran-ı Kerim oku. Gece, gündüz Allahü Teala’ya dua ve ilticada bulun.

• Allahü Teala’ya daima hamd et, azabından kork. Hep salih kimselerle otur.
• Dünya sultanlarının iltifatıyla sevinme. Dünyanın geçici sevinci seni oyalamasın.
• İhsan ve ikramın bol olsun, sadakayı ihmal etme.

• Sırlarını ifşa eyleme.
• Kendini başkalarına övme, hiçbir şeyinle övünme.
• Bugünden yarının tasasını çekme.

• Na-mahreme sakın bakma, gaflet verir.
• Yere düşen kırıntıyı alıp yemek,kişinin zengin olmasına sebep olur.
• Daima edepli ol, ikram ettiğine de mütevazi ol.

• Dişini tırnağınla kurcalama.
• Evinde örümcek ağı olmasın.
• Elbiseni üzerinde iken dikme.

• Allahü Teala'ya isyandan sakın ki hafızan ve zekan artsın.
• Sahipsiz mala elini uzatma.
• Ölümü aklından hiç çıkarma.

• Salih amel işle.
• Tembel olma.
• Kaderin esiri olduğunu unutma.

• Yaptığını boşa verme, kar ve zararını iyi bil.
• İki kişi arasına girme.
• Gece vakti evi süpürme.

• İyiliği haddinden fazla yap.
• Ahiret endişesini gönülden çıkarma.
• Dünyanın ferah sevindirmesi seni mağrur etmesin.

• Cünüple yemekte bulunmak kişiye keder ve gam verir.
• Kişi başkasının tarağıyla taranmamalıdır.
• Gece gibi sırları gizle.

• Ekmeği ve helvayı soğuk ye.
• Senden yaşlı ve mevkice yüksek olanın önünde yürüme.
• Evini örümcek yuvasına çevirme, temiz tut misafirlerine ve yakınlarına aç.

• Her zaman Cenab-ı Hakk'a hamd ve şükret.
• Yalan söyleme.
• Kimseye iftira etme.

• Kadınlarla beraber olmaktan ve onlarla çok konuşmaktan sakın. Öyle yapan kimseler yakalarını iftiradan kurtaramazlar.
• Kimseyi doğrudan doğruya adıyla çağırma.
• Fazla ilişki, çok koku sürmek ve çok ekşili yemek insanı yıpratır, yorar.

• Sakın elini yüzüne koyup düşünceye dalma.
• Çok uyku yoksulluğa sebeptir.
• Ananı, babanı ve bütün büyüklerini gözet, onları muhtaç bırakma.

• Her zaman iyi kimselerle olmaya çalış.
• Kişiye edep ve terbiye yakışır.
• Cömert ve kerem sahibi olmak gerekir.

• Don ve benzeri giyeceklerini ayakta giyme.
• Dişini dişine sürtme.
• Ömrünün uzun olmasını istersen başkası için kendini yakıp tüketen mum gibi olma.

• Gıybet etme.
• Sana yakın olmayana yaklaşayım diye çalışma.
• Zamanın kıymetini bil.

• Tüccar gibi verdiğini geri alma.
• Kimsenin arkasından çekiştirip, iyi olmayan taraflarını ortaya koyma.
• Aklın varsa kimsenin bulunmadığı tarafa doğru yola çıkma.

• İçin rahat olmasını istersen elini yüzüne koyma bundan çok rahatsız olursun.
• Gece gündüz Allah'a yalvarmaya devam et.
• Allah sevdiği kulun rızkını dünyada kısar, az verir. Çünkü dünya nimetlerinin gönül aynasının pasını siler.

• Gücün yeterse haset kapısını iyice kapat.
• Bakılması yasak olan kimselere bakma.
• Başkalarına sevgi ve saygıda bulun.

• Kimsenin kalbini kırma.
• Dünyanın nimetlerinin bolluğu kişinin itikadını azaltır ve duygusunu köreltir.
• Otururken elbiseyi vücuda sıkıca sarmalama, serbest bırak.
• Sakın ha bir evde yalnız başına yatmayasın.



                                                                                                                                                        -alıntı-

Cübbeli Ahmet Hoca Çörek Otu Kara Habbe Faydaları 





VEDÂ HUTBESİ ( YUNUSCAN'IN SESİNDEN )


 
Yunuscan'ın sesinden Veda Hutbesini dinleyin / izleyin.


VEDÂ HUTBESİ

(9 Zilhicce 10 H./8 Mart 632 M. Cuma)

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) Vedâ haccında, 9 Zilhicce Cuma günü zevâlden sonra Kasvâ adlı devesi üzerinde, Arafat Vâdisi'nin ortasında 124 bin Müslümanın şahsında bütün insanlığa şöyle hitab etti:

"Hamd Allah'a mahsustur. O'na hamdeder, O'ndan yardım isteriz. Allah kime hidâyet ederse, artık onu kimse saptıramaz. Sapıklığa düşürdüğünü de kimse hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki; Allah'dan başka ilâh yoktur. Tektir, eşi ortağı, dengi ve benzeri yoktur. Yine şehâdet ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve Rasûlüdür."




"Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. 


İnsanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.

Ashabım! Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O'da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir. Sakin benden sonra eski sapıklıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyetimi, burada bulunanlar, bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki, burada bulunan kimse bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur.

Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa, onu hemen sahibine versin. Biliniz ki, faizin her çeşidi kaldırılmıştır. Allah böyle hükmetmiştir. İlk kaldırdığım faiz de Abdulmutallib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir. Lakin anaparanız size aittir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız.

Ashabım! Dikkat ediniz, cahiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu Iyas bin Rabia'nın kan davasıdır.

Ey insanlar! Muhakkak ki, şeytan şu toprağınızda kendisine tapınmaktan tamamen ümidini kesmiştir. Fakat siz bunun dışında ufak tefek işlerinizde ona uyarsanız, bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız.

Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah'ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah'ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız; yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah, size onları yataklarında yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa hafifçe dövüp sakındırmanıza izin vermiştir. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşru örf ve adete göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.

Ey mü'minler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah'ın kitabı Kur'ân-ı Kerim ve Peygamberin sünnetidir.

Mü'minler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler. Bir Müslüman'a kardeşinin kanı da, malı da helal olmaz. Fakat malını gönül hoşluğu ile vermişse o başkadır.

Ey insanlar! Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını vermiştir. Her insanın mirastan hissesini ayırmıştır. Mirasçıya vasiyet etmeye lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden kimse için mahrumiyet vardır.

Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O'ndan en çok korkanınızdır. Azası kesik siyahî bir köle başınıza amir olarak tayin edilse, sizi Allah'ın kitabi ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz. Kimse kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz.

Dikkat ediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız:

- Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız.

- Allah'ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı, haksız yere öldürmeyeceksiniz.

- Zina etmeyeceksiniz.

- Hırsızlık yapmayacaksınız.

İnsanlar! Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? "

Sahabe-i Kiram birden söyle dediler:

"Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkıyla yerine getirdiniz, bize vasiyet ve nasihatte bulundunuz, diye şahadet ederiz!"

Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz (S.A.V.) şahadet parmağını kaldırdı, sonra da cemaatin üzerine çevirip indirdi ve söyle buyurdu:

"Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab! "

SABIR DUASI





 SABRETMEK VE SABIR AYETİ

Hayatta sıkıntı yaşamamak, başımızı ağrıtacak işlere karışmamak, kurtuluşa ermek için sabıra ihtiyacımız vardır. Sabır her derdin, sevginin, muhabbetin en önemli unsurudur. Sabır için okunması gereken dua ve manası şöyledir;



   -BAKARA 250-

Ve lemmâ berazû li câlûte ve cunûdihî kâlû rabbenâ efrig aleynâ sabren ve sebbit ekdâmenâ vensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne).

Ve (Talut'un askerleri), Calut ve onun askerlerinin (ordusunun) karşısına çıktıkları zaman şöyle dediler: “Rabbimiz üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı (düşman karşısında) sabit kıl ve kâfirler kavmine karşı bize yardım et.”

alıntı / derleme

Cübbeli Ahmet Hoca Çörek Otu Kara Habbe Faydaları 





25 Nisan 2012 Çarşamba

CİBİLİYET Mİ ÖNEMLİ YOKSA EĞİTİM Mİ?


Padişah vezire sormuş:

"Vezir!" demiş; "Cibiliyet mi eğitim mi ?"
-Eğitim mi önemli cibiliyet (soy-sop-mezhep) mi?
Vezir düşünmeden cevap vermiş:
-Cibiliyet padişahım.
 

Padişah memleketin her yerine tellallar çağırtmış.
-Duyduk duymadık demeyin, en iyi hayvan eğiticisine yüz kese altın... 


En iyi hayvan eğiticisi padişahın huzuruna çıkarılmış. Padişah hayvan eğiticisine sormuş:
-Bir kediye tepsiyle servis yapmayı ne kadar zamanda öğretebilirsin?
-Altı ayda öğretirim padişahım.
 

Altı ay dolmuş, huzura alınmış. Padişah:
-Öğrettin mi?
-Öğrettim padişahım.
Saray erkanı toplanmış, kedi elinde tepsi servis yapmaya başlamış, tam vezirin önüne gelmiş; padişah yine vezire sormuş:
"Vezir!" demiş. 

-Eğitim mi önemlidir, cibiliyet mi?
 

Vezir padişahın sorusuna cevap vermeden önce cebinde hazır tuttuğu fareyi yere bırakmış. Kedi tepsiyi attığı gibi farenin peşinde koşmaya başlamış. Tabi altı aylık eğitimde boşa gitmiş.
Vezir cevap vermiş.
 

- Cibiliyet padişahım. Önüne bir fare düştüğünde, eline bir fırsat geçtiğinde, çıkarı için vatanını satmaktan, halkını harcamaktan tereddüt etmeyecek yüksek eğitimli kedilerden, Rabbimiz bu memleketi, bu milleti muhafaza kılsın.

23 Nisan 2012 Pazartesi

EZAN OKUNURKEN TEKRAR ETMENİN FAZİLETİ



Resulullah Aleyhissalatü vesselam buyurdular ki:

 
"Müezzin, "Allahu ekber Allahu ekber" deyince,

sizden kim samimiyetle, "Allahu ekber Allahu ekber" derse; 

Sonra müezzin: "Eşhedu en la ilahe illallah" deyince,
"Eşhedu en la ilahe illallah" derse;

Sonra müezzin: "Eşhedü enne Muhammeden Resulullah" deyince,  
"Eşhedü enne Muhammeden Resulullah" derse; 

Sonra müezzin; "Hayye ala's-salat" deyince,
"La havle vela kuvvete illa billah" derse; 

Sonra müezzin: "hayye ala'l-felah" deyince, 
"La havle vela kuvvete illa billah" derse; 

Sonra müezzin: "Allahu ekber Allahu ekber" deyince, 
"Allahu ekber Allahu ekber" derse; 

Sonra müezzin: "Lailahe illallah" deyince, 
"Lailahe illallah" derse cennete girer."
 

[ Müslim, Salat 12, (385); Ebu Davud, Salat 36, (527) ]

( Sabah ezanında müezzinin "es-Salâtu hayrun mine'n-nevm" cümlesine "sadakte ve berirte (doğru söylüyorsun)" diye karşılık vermesi sünnettir.)

21 Nisan 2012 Cumartesi

ÇOCUĞUNA HİÇ BEDDUA ETTİN Mİ?


Adamın biri Abdullah b. Mübarek’e (r.a) gelerek çocuğundan şikayet etti.
Abdullah b. Mübarek:
“Çocuğuna hiç beddua ettin mi?” diye sordu.
Adam: “Evet, ettim.” deyince,
Abdullah b. Mübarek (r.a):
“Çocuğunun ahlakını sen bozmuşsun.” dedi.

GÜVEN


Zamanın birinde yaşlı bir adam ve dünyada tek sahip olduğu varlık olan, çok ama çok güzel bir atı varmış. Adam bir gün atıyla beraber bir yolculuğa çıkmış, yolculuk sırasında bir yerde dinlenirken yanına bir adam gelmiş ve ondan biraz ekmek ve su istemiş. Adam da bohçasında ne var ne yoksa beraber yiyebileceklerini söylemiş. 
 
Oturmuşlar beraberce yemeklerini yemişler aynı kaptan su içmişler ve aralarında güzel bir muhabbet etmişler. Yemek ve muhabbetten sonra dinlenmek için biraz uzanmışlar. 
 
Aradan zaman geçmiş, atın sahibi olan adam uyanmış bir de ne görsün, ne yemeği kalmış, ne suyu, ne de o çok sevdiği dünyalar güzeli atı var, hepsini almış gitmiş o çok güvendiği adam.

Yaşlı adam hiçbir şey söylemeden biraz bakmış boşluğa ve şöyle demiş:

-Ne ekmeğimi böldüğüme yanarım,

Ne suyumu böldüğüme,

Ne o çok sevdiğim atımı götürdüğüne,

Hani o içimdekini götürdün ya…


Mehmed Beşir Parlakoğlu
 
-alıntı-

19 Nisan 2012 Perşembe

BU ÇEŞMEDEN MÜSLÜMANA SU İÇMEK HARAM



Vaktiyle Bursa’ da bir Müslüman, eski adı “Yahudilik Yolağzı”, bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş: 

“Her kula helâl, Müslüman’a haram” (!) 

Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye… Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzura getirilmiş.

— Bu nasıl fitnedir, dini İslâm, ahalisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, “Hayrattır, sebildir” diye çeşme yap, ama suyunu Müslüman’a yasakla! Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?” diye çıkışmışlar adama. Adam:

 
— Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin ispat ister, delil şarttır, dedikçe kadı kızmış:
 
— Ne delili, ne ispatı? Sen fitne çıkardın, Müslüman ahalinin huzurunu kaçırdın, katlin vaciptir! Demiş. Demiş ama bir yandan da merak edermiş:
 
— Nedir gerekçen? Diye sormuş. Adam:
 
— Bir tek Sultan’a derim… Diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultan’a gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş. Padişah da sinirlenmiş ama diğer yandan o da meraklanırmış:
 
— De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın hem de ‘her kula helâl, Müslüman’a haram’ yazarsın?” Adam, başı önünde konuşur:
 
— Delilim vardır, lâkin ispat ister.
— Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?
— O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultanım…
— Eeee?!..
 
 — Sultanım, herhangi bir havradan (Sinagog) rastgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak…

Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Musevîler, “Ne oluyor, bu ne zulüm?.. Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masumdur, gerekirse kefalet ödeyelim…” Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş…


Bir hafta dolunca, adam:

— Sultanım, artık bırakmak zamanıdır, demiş. Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan’a teşekkürler, hediyeler… Az zaman geçmiş ki adam:
 
— Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız Sultanım, demiş. Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar ayininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar… Levantenler, din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla daha bir sarılmışlar birbirlerine… 

Sultan:
— Bitti mi? Diye sormuş adama.
— Sultanım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle, demiş.
— Şimdi nedir isteğin?
— Efendim, payitahtımız Bursa’nın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimat edilen âlimini alınız minberinden…

Adamın dediğini yapmışlar, Ulu Câmii imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler… Ve ne olmuş bilin bakalım? Bir Allah’ın kulu çıkıp da “Ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz? Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz”, gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış…


Geçmiş bir hafta, “Nerde imam?” diye gelen-giden yok! İlmi az ve kabiliyetsiz bir imam tayin edilmiş yerine, ne konuştuğunu kendi kulağı duymayan tam yobaz cinsinden biri… Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derdest edilen koca âlim için:

— Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…
— Kim bilir ne halt etti de tevkif edildi!..
— Vah vaah!.. Acırım vaazında geçen günlerime…
— Sorma, sorma…

Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup bitenleri. Sonunda, Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:

— Eee, ne olacak şimdi?.. Adam:
— Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan.
— Haklısın, demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş:
— Ey Sultanım, siz irade buyurunuz lütfen, böyle Müslümanlara su helâl edilir mi? Sultan acı acı tebessüm etmiş:
— Hava bile haram, hava bile!... Demiş.

14 Nisan 2012 Cumartesi

KONFÜÇYUS DER Kİ



"İnsanoğlunda seni şaşırtan şey nedir?" diye sormuşlar Konfüçyus'a.

Cevabı:


İnsanoğlu para kazanmak için sıhhatini verir.

Sonra, sıhhatini kazanmak için parasını verir.
İstikbali düşünürken, yaşadığı günü unutur.
Böylece ne bu günü yaşar ne de istikbali.
Aslında ölüm yokmuşçasına yaşarken yaşamamış gibi ölür.

HATIRLA AMA / MEVLANA ŞİİR



Bir tatlı ömür gibi gitmeye niyetlendin,

ayrılık atına eyer vurdun inadına.
Ama bizi unutma, hatırla ama.

Sana temiz dostlar, iyi dostlar, bağdaş dostlar
yeryüzünde de var, gökyüzünde de var.
Eski dostla ettiğin yemini, hatırla ama.

Sen her gece ay değirmisini
başına yastık edince yollarda,
dizime yattığın geceleri, hatırla ama.

Sen ey, hüsrev'i kendine kul,
şîrin gibi bir nice güzeli esir eden,
aşkının ateşiyle tıpkı ferhat gibi benim
ayrılık dağını delmede olduğumu, hatırla ama.

Bir deniz kesilen gözlerimin kıyısında
bir aşk ovasını görmüştün hani;
Safran dallarıyla, ağustos gülleriyle sarmaşdolaş.
Bunu unutma, hatırla ama.
 

Ey tebrizli Şems,
dinim aşktır benim, senin yüzünü gördüm göreli,
benim dinim senin yüzünle övünür, ey sevgili.
Bunu unutma, hatırla ama.


HZ. MEVLANA

Strese İyi Gelen Şeyler