Ey ALLAH’ın habibi,
Ey yüreğimize serpilen ab-ı hayat,
Ey gecelerimizi aydınlatan nur,
Ey güllerin efendisi,
Gül
kokulu, tatlı sözlü Efendim. Aciz kalemimden dökülen her kelime
mahcubiyetimin ifadesidir. Seni anlatacak kelimeleri seçmekte o kadar
zorlanıyorum ki. Senin asrında yaşayamamanın burukluğunu hissediyorum
içimde. Seni göremedim, gül kokundan koklayıp sohbetine nail olamadım,
ayaklarına sarılıp öpemedim, her gece kapında uyuyamadım ama on dört
asırdır seninle yaşadık, senin aşkınla kokladık gülleri, sana söyledik
en güzel sözleri, hasretini gidermek için gülleri göz yaşıyla suladık.
Seni tekrarladık dilimizde. Şairler mısralarda aradı aşkı, Mecnunlar
çöllere düştü, dervişler çilelere girdi. Seni hep kalbimizde yaşattık.
Hiç gitmedin yanımızdan, terk etmedin ümmetini, hep bizimleydin.
Mevlana’nın neyinde, Fuzuli’nin kamışlığında, Şeyh Galib’in yanan
mısralarında duyduk, hissettik her okuyuşta senin geldiğini. Karanlık
gecelerde nurunla doğdun mısralara, gösterdin hub cemalini. Adının
anıldığı her yeri gül kokunla şereflendirdin.
Seni
öyle çok özlüyorum ki, öyle çok hasret çekiyorum ki, mübarek ravza-i
şerifinin resmini kokluyor, öpüyor, seni hissetmeye çalışıyorum. Uhud
Dağı’nda kırılan mübarek dişini arıyorum rüyalarımda. Her gün semaya
yükselen isminle diriliyorum. Her adımımda seni düşünüyor sünnetini
yaşamaya çalışıyorum.
Hayatının her anını
bildiğimiz tek kişisin sen, kainatın ilk yaratılanı, son peygamberi
Efendim. Senin gibi bir insan ne geldi ne de gelecek. ALLAH’ın en
sevgili kulusun sen, kainatın en şerefli insanının ümmeti olduğum için o
kadar mutluyum ki.
Habibullahsın sen, Rasulullahsın sen.
Sen yokken kim siler göz yaşlarımı, kime anlatırım derdimi, kime yazarım mektuplarımı?
Sen alemin nurusun Efendim, ruhum seni özlüyor, seni arıyorum bu çöllerde, kalbim senin için atıyor, gel gel diye…
Seni
seven bu aciz ümmeti ne olur sensiz ve sevgisiz bırakma. Beni de
da’vet et, yanına geleyim, gül kokunu kaynağından koklayıp nurundan feyz
alayım. Sana gelmeyi o kadar çok istiyorum ki.
Gel ey Resul! Sen olmayınca gözyaşları seni aradı, temevvüc oldu, aktı gönül odunun üstüne.
Gel
ey Resul! Minareler kıyamda kubbeler secdedeyken, kuşlar zikirde,
eller duadayken, ay bölünmüş güneş hasretle yanıyorken seni arıyor seni
soruyordu bütün kainat.
Gel ey Resul! Zeydler’inle, Musablar’ınla, Ömerler’inle gel.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder